Altın Balık Masalı

Bir sabah deniz kıyısında yaşayan yaşlı bir balıkçı, ağını denize attığında içinde parıl parıl parlayan altın renkli bir balık yakalamış. Balık, gözlerini kocaman açıp tatlı bir sesle konuşmuş:
“Ne olur beni bırak, iyi kalpli balıkçı. Dilersen sana dileğini gerçekleştiririm.”

Balıkçı gülümsemiş. “Benim senden dileğim yok, küçük dostum. Deniz sana ait, ben seni özgür bırakıyorum,” demiş ve balığı denize geri bırakmış. Ancak karısı bu durumu duyunca çok şaşırmış:
“Altın balığı neden bıraktın? Bir kova altın isterdin, yeni bir ev isterdin!” diye söylenmiş. Balıkçı, eşini kırmamak için yeniden denize gitmiş. Altın balık bir kez daha görünmüş.
Balıkçı utangaç bir sesle, “Eşim bir kova altın istiyor,” demiş. Balık kuyruğunu sallamış, “Git, dileğin oldu,” demiş.

Ama kadın bu kez de daha fazlasını istemiş. Ev, saray, hatta kraliçe olmak… Her seferinde balık dileği yerine getirmiş ama kadının kalbi bir türlü doymamış. Son dileğini söylediğinde ise deniz bir anda kararmış, dalgalar kabarmış. Altın balık bu kez görünmemiş. Kadın dışarı çıktığında eski küçük kulübelerinin önünde bulmuş kendini.

Yaşlı balıkçı kadının elini tutup gülümsemiş:
“Bak, en büyük zenginlik yanımızda zaten. Deniz, güneş ve birbirimiz.”
O günden sonra deniz hep pırıl pırıl kalmış. Çünkü gerçek zenginliğin paylaşmak ve şükretmek olduğunu öğrenmişler.

Yorum yapın