Uzak bir krallıkta, güzel ve nazik bir prenses dünyaya gelmiş. Doğduğu gün krallık büyük bir sevinçle kutlanmış ama kötü kalpli bir peri prensesi lanet etmiş: “Onaltı yaşına geldiğinde iğneye dokunacak ve derin bir uykuya dalacak!” Krallık halkı korkmuş ama iyi kalpli periler prensesi korumak için ellerinden geleni yapmışlar.
Prenses büyürken nazik, merhametli ve cesur olmuş. Bir gün sarayda dolaşırken eski bir odada gizli bir iğne bulmuş. Merakına yenik düşmüş ve iğneye dokunmuş; aniden derin bir uykuya dalmış. Saray sessizleşmiş, her yer sanki zaman durmuş gibi olmuş. İyi kalpli periler, krallığın etrafını sihirle koruyarak prensesi saklamışlar ve bir gün cesur birinin geleceğine inanmışlar.
Yıllar geçmiş, prensesin hikayesi bütün krallıkta anlatılmış. Bir gün uzak bir prens ormandan gelmiş; prensesin hikayesini duymuş ve onu görmek istemiş. Ormanın içinden geçerken periler ona yol göstermiş, cesaret ve sabırla saraya ulaşmasını sağlamışlar. Prens, büyük salonun kapısını açtığında uyuyan prensesi görmüş ve kalbi umutla dolmuş. Ona yaklaşmış, nazikçe elini tutmuş ve “Senin cesaretin ve iyiliğin herkesin kalbinde yaşıyor,” demiş.
Prenses yavaşça uyanmış; gözlerini açtığında prensin gözlerinde sıcaklık ve güven görmüş. Saray halkı sevinçten coşmuş, kötü peri laneti artık etkisiz kalmış. Prens ve prenses birlikte krallığı yönetmiş, adalet, sabır ve merhametle dolu bir hayat sürmüşler. Ormandaki hayvanlar, köylüler ve saray halkı, cesaret ve dostluğun gücünü görmüş; Uyuyan Güzel’in hikayesi nesiller boyu umut vermiş.