Ormanın derinliklerinde, yemyeşil bir çayırda küçük bir tavşan yaşardı. Adı Pofidik’ti. Pofidik, yumuşacık bembeyaz tüyleri ve kocaman kulaklarıyla çok sevimliydi ama bir o kadar da utangaçtı. Çevresinde neşeyle koşup oynayan diğer tavşanlara uzaktan bakar, onların arasına karışmaya çekinirdi.
Her yıl, ormanın bütün canlıları Ay Işığı Festivali düzenlerdi. Ağaçların arasına parlayan fenerler asılır, çiçeklerle süslenmiş alanlarda müzikler çalınır, hayvanlar birbirleriyle dans ederdi. Bu yıl Pofidik de davetliydi. Ancak dans etmeye utanıyordu.
Bir sabah, en yakın arkadaşı minik sincap Zıpır, Pofidik’i ziyaret etti.
“Pofidik,” dedi şirin sesiyle,
“Bu yıl festival çok özel olacak! Ay, çayırın tam üstünde parlayacakmış. Herkes dans edecek. Sen de geliyorsun, değil mi?”
Pofidik yere baktı, kulakları hafifçe düştü.
“Bilmiyorum Zıpır… Ya herkes bana gülerse?”
Zıpır gülümsedi ve minik patisiyle Pofidik’in sırtını sıvazladı.
“Kimse sana gülmez. Biz hep birlikte eğleniyoruz. Hadi, dans etmeyi öğrenelim!”
O günden sonra, Pofidik ve Zıpır her sabah çayıra çıkıp dans çalıştı. Önce küçük adımlarla başladılar. Zıpır, Pofidik’e kuyruk sallayarak ritim tutmayı, patileriyle hafifçe zıplayarak dönmeyi öğretti. Pofidik zamanla daha az çekinir oldu, kendine güveni artmaya başladı.
Ay Işığı Festivali gecesi geldiğinde, orman adeta bir masal diyarına dönmüştü. Parlak yıldızlar gökyüzünde pırıldıyor, ay ışığı çayıra gümüş bir halı seriyordu. Fenerler renkli ışıklar saçıyor, kuşlar neşeli şarkılar söylüyordu.
Pofidik kalabalığın kenarında duruyordu. Kalbi heyecanla çarpıyordu. Zıpır yanına geldi ve elini uzattı:
“Hadi Pofidik! Birlikte dans edelim.”
Pofidik derin bir nefes aldı ve adımını ileri attı. Önce yavaşça zıpladı, sonra bir dönüş yaptı. Derken müzik hızlandı. Pofidik, ay ışığı altında hafifçe sıçrayarak dans etmeye başladı. Diğer tavşanlar, sincaplar ve kirpiler ona katıldı. Herkesin gözleri parlıyordu.
Birden bire büyük meşe ağacının dalında oturan Bilge Baykuş seslendi:
“Bakın, bakın! Küçük Pofidik dans ediyor! Ne güzel hareketler!”
Bütün orman halkı alkışladı. Pofidik’in kalbi mutlulukla doldu. Utangaçlığını yenmişti. Artık ay ışığı altında dans eden bir kahramandı!
Festival sabaha kadar sürdü. Hayvanlar şarkılar söyledi, birbirine hikâyeler anlattı. Pofidik, gece boyunca hiç yorulmadan dans etti. Sonunda, çimenlerin üstüne uzandı, yıldızlara baktı ve hafifçe gülümsedi.
“İyi ki cesaret etmişim,” diye düşündü.
Çünkü bazen en güzel şeyler, korkuların üzerine yürüyünce başlıyordu.