Çiftliğin Kahramanları Masalı

Bir varmış, bir yokmuş…Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, uzak bir köyde, etrafı çiçeklerle, yeşil çayırlarla çevrili küçük ama huzurlu bir çiftlik varmış. Bu çiftliğin sahibi, iyi kalpli Cemil Beymiş. O, sabahın erken saatlerinden akşama kadar çalışır, hayvanlarının karnını doyurur, tarlalarını eker, bahçesini düzenlermiş. Çiftlikte türlü türlü hayvan yaşarmış: Koca yeleli at Karakaş, neşeli inek Boncuk, bilge keçi Zıpır, meraklı tavuklar, yaramaz ördek yavruları ve sadık köpek Pamuk… Hepsi Cemil Bey’i çok severmiş çünkü o, onlara asla kötü davranmaz, sevgiyle yaklaşırmış.

Fakat bir gün her şey değişmiş. Cemil Bey’in ürünleri bir türlü satılmamış, pazarda alıcı bulamamış. Üstüne bir de traktörü bozulmuş, tamir ettirecek parası kalmamış. Aylar geçtikçe borçları artmış ve bir sabah, üzgün bir sesle konuşmuş: “Ah dostlarım… Artık tarlaları süremiyorum, yem alamıyorum. Belki de bu çiftliği satmak zorunda kalacağım…” Bu sözleri duyan hayvanların yüreği sızlamış. Onlar için çiftlik sadece bir yaşam alanı değil, bir aile yuvasıymış. Bir süre sessizce birbirlerine bakmışlar. İlk konuşan, bilge keçi Zıpır olmuş: “Arkadaşlar,” demiş sakince, “Cemil Bey bize hep sevgiyle baktı. Şimdi sıra bizde. Bu çiftliği ayağa kaldırmak için elimizden geleni yapmalıyız!” Pamuk kuyruğunu sallamış: “Evet! Hep birlikte çalışırsak başarırız!” Boncuk ise gözlerini kocaman açarak, “Ben tarlayı sürmeye yardım edebilirim. Boynumda güçlü kaslarım var!” demiş. Karakaş da gür sesiyle eklemiş: “Ben arabayı çekebilirim. Pazara kadar yük taşımak bana kolay.” O günden sonra çiftlikte bambaşka bir hareketlilik başlamış. Sabah güneş doğar doğmaz, herkes kendi görevini üstlenmiş. Boncuk ve Karakaş, yavaş ama kararlı adımlarla toprağı sürmüş. Zıpır, en verimli otları ve tohumları hangi alana ekmeleri gerektiğini planlamış. Tavuklar sabah erkenden yumurtlayıp yumurtalarını düzenli olarak kümese taşımış. Ördekler, göletin etrafını temizleyip suyu berrak tutmuş. Pamuk ise çiftliğe gelen yabancıları neşeyle karşılamış, kimseyi ürkütmeden rehberlik etmiş. Birlikte çalışmanın gücüyle işler kısa sürede yoluna girmeye başlamış. Tarlalar yeşermiş, sebzeler büyümüş, yumurtalar çoğalmış. Cemil Bey her sabah uyanıp bu manzarayı gördüğünde gözlerine inanamamış. “Bunu siz mi yaptınız?” demiş şaşkınlıkla hayvanlara bakarak. Boncuk gururla möö demiş, Zıpır başını sallamış, Pamuk havlayarak zıplamış. Hepsi, “Evet, birlikte yaptık!” der gibi bakıyormuş. Çiftlikteki ürünler artınca Cemil Bey yeniden pazara gitmeye başlamış. Karakaş’ın çektiği arabaya, sebze, yumurta ve süt taşınmış. İnsanlar taze ve doğal ürünleri görünce sıraya girmiş. Kısa sürede borçlar kapanmış, traktör tamir edilmiş ve çiftlik eski neşesine kavuşmuş. Artık her sabah güneş doğarken hayvanların mutluluk dolu sesleri yükseliyormuş. Cemil Bey, hayvanların yanına gidip “Siz sadece hayvan değil, gerçek dostlarımsınız. Eğer birlikte olursak hiçbir zorluk bizi yıkamaz.” Demiş.

O günden sonra çiftlik sadece bir üretim yeri değil, dostluğun, dayanışmanın ve emeğin sembolü olmuş. Ve orada yaşayan herkes bilmiş ki: Birlikte çalışanlar için imkansız diye bir şey yoktur.

Kaynak: https://www.uykumasallari.com/

Yorum yapın