Kurbağa Prens Masalı – 2025

Bir zamanlar zengin bir kralın güzel bir kızı varmış. Prensesin en sevdiği şey sarayın bahçesindeki küçük gölün kenarında oturmak ve altın topuyla oynamakmış. Her gün topu havaya atar, sonra yakalarken kahkahalar atarmış.
Bir gün topu biraz fazla yükseğe atmış, top suya düşüp gölün derinliklerine gitmiş. Prenses ne kadar eğilip baksada top gözden kaybolmuş. Gözyaşlarına boğulmuş, “Keşke biri topumu bulsa,” diye ağlamış.
Tam o anda gölden bir ses gelmiş: “Ne karşılığında, güzel prenses?”
Su yüzeyine yeşil bir kurbağa çıkmış. Prenses şaşırmış. “Topumu getir, ne istersen veririm!” demiş.
Kurbağa ağır ağır konuşmuş: “Benimle arkadaş olmanı, tabağından yemek yememi, yastığının yanında uyumamı istiyorum.”
Prenses bu sözlere gülmüş. “Tabii, tabii olur,” demiş ama içinden, “Sonuçta bir kurbağayla kim arkadaş olur ki?” diye düşünmüş.
Kurbağa göle dalmış, kısa süre sonra topu ağzında getirip kıyıya bırakmış. Prenses sevinçle topu alıp koşarak saraya gitmiş, kurbağayı tamamen unutmuş.

Akşam yemeğinde kral ve prenses sofraya oturmuşken, kapıdan bir vurma sesi gelmiş.
“Vırk vırk! Güzel prenses, sözünü hatırla!”
Prensesin yüzü bembeyaz olmuş. Kral, “Kızım, kim o?” diye sormuş. Prenses her şeyi anlatmış. Kral ciddi bir sesle, “Kızım, birine söz verdiysen tutmalısın,” demiş.
Prenses çaresiz kalmış. Kapıyı açmış, kurbağa içeri girmiş. Masaya zıplayıp tabağın yanına oturmuş. Prensesin tabasından yemiş, sonra “Şimdi beni odana götür, yastığının yanına uzanayım,” demiş.
Prenses tiksinmiş ama babasının sözünü hatırlamış. Kurbağayı odasına götürmüş, yatağının kenarına koymuş. Kurbağa, “Beni yukarı al, çok üşüyorum,” demiş. Prenses öfkeyle kurbağayı tutup yastığın üzerine bırakmış.
Kurbağa “Teşekkür ederim,” demiş ve gözlerini kapatmış.
Sabah olduğunda prenses uyandığında yanında bir kurbağa değil, yakışıklı bir prens yatıyormuş. Şaşkınlıktan konuşamamış. Prens gülümsemiş:
“Kötü bir cadı beni lanetlemişti. Sadece bir prensesin sözünü tutması ve bana arkadaşça davranması büyüyü bozabilirdi,” demiş.
Prenses ne diyeceğini bilememiş ama bir süre sonra utangaçça gülümsemiş.

Prens, saraydan ailesine haber göndermiş. Ertesi gün altın bir araba gelmiş, içinde parlak atlar ve hizmetçiler varmış. Kral, prensesin elini tutup onu arabaya bindirmiş.
Prenses, kurbağa olduğunu hatırladığı prense bakarken, “Bazen en beklenmedik dostluklar en güzel hikayeleri getirir,” demiş.
Birlikte prensin ülkesine gitmişler, büyük bir düğün yapılmış. Kurbağa Prens artık yeniden insanmış ama asla unutmamış: bir sözün değeri, sihirden bile güçlüymüş.
O günden sonra göldeki kurbağalar bile prensesi görünce sanki gülümser gibi ses çıkarır olmuş.

Yorum yapın