Ormanın derinliklerinde küçük bir gölet varmış. Bu gölette yaşayan su kaplumbağası Lila, her sabah güneşin suyun üzerine düşen ışıklarını izler, minik yaprakların gölette süzülmesini seyredermiş. Bir gün gölette yeni bir sürpriz çıkmış: ufak bir ördek yavrusu, annesini kaybetmiş ve çaresizce suyun kenarında bekliyormuş. Lila hemen yaklaşmış, yavruyu nazikçe sırtına almış ve gölette güvenli bir yere taşımış. Yavru ördek korku içinde titrermiş, ama Lila’nın sıcak bakışları ona cesaret vermiş. Göletteki diğer hayvanlar da birer birer gelmiş ve yavru ördeğe yardımcı olmak istemiş.
Birlikte küçük bir plan yapmışlar. Tavşanlar, yapraklardan yumuşak bir yatak hazırlamış; kuşlar, yakındaki çalılardan meyve ve böcek toplamış; Lila ise gölette yüzerek yavruyu güvenle taşımış. Herkes yardım ederken, birbirlerinin değerini fark etmiş ve dostluğun ne kadar güçlü olduğunu anlamışlar. Küçük ördek, yeni arkadaşlarının arasında güvenle yüzmeye başlamış ve Lila’ya minnettar kalmış. Göletteki su, akşam güneşiyle altın gibi parlamış, herkes mutlulukla birbirine bakmış.
Gün batarken, ördek yavrusu artık kendi başına yüzebilecek kadar cesur olmuş. Lila ve ormandaki tüm hayvanlar, birlikte olmanın ve birbirine yardım etmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu öğrenmiş. Küçük gölet, o günden sonra sadece su değil, aynı zamanda sevgi ve dostlukla dolu bir yer olmuş. Lila ve arkadaşları, her yeni sabah ormana umut ve neşe taşımaya devam etmişler. Ormanda huzur ve mutluluk hep var olmuş.
