Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler berber iken ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken dünyada bir yerde köyün birinde dağın tepesinde ya da ormanın içinde tam olarak nerede bilmiyorum. Bildiğim, anne, baba ve iki kardeşten oluşan mutlu mesut yaşayan bir aile varmış. Kocaman bir bahçenin içinde saray gibi bir evde yedikleri önünde yemedikleri arkalarında yokluk nedir bilmeden yaşıyorlarmış.
Bu rahatlığın içinde yaşarken bir gün zaten yaşlı olan babaları hastalanmış yatağa düşmüş. Ancak günler geçiyor adam bir türlü iyileşmiyormuş. Sonunda iki çocuğunu yanına çağırmış ve “benim iyileşmem biraz zor olacak, siz bu arada annenize yardımcı olun, onu yalnız bırakmayın. Sırtındaki yükü dahada ağırlaştı siz onun yükünü hafifletin” demiş. Ancak büyük çocuk babasının bu nasihatini dikkate alırken, küçük çocuk hiç oralı olmamış. Eskisinden daha rahat bir şekilde yaşamaya yemeye içmeye gezip tozmaya devam etmiş. Büyük çocuk ise babasının söylediklerinden sonra annesine iki elle sarılmış ve onun yükünü hafifletmek için elinden geleni yapmış. Sabahtan akşama kadar çalışmış. Günler böyle geçerken bu olup biten haksızlıktan rahatsız olan anne bir gün çocuklarını yanına çağırmış “Biz artık yaşlandık bundan sonra çalışıp kazanamayız sıra sizde bunlarda size babanızdan kalan sermaye” diye bir çuval altın vermiş. “İsterseniz bu altınları çoğaltırsınız, isterseniz harcarsınız karar sizin” demiş. İki kardeş altınları bölüşmüş. Sonrada yollarını ayırmaya karar vermişler. Küçük kardeş payına düşen parayı almış, yemiş içmiş gezmiş tozmuş, gününü gün etmiş. Büyük kardeş ise evde kalıp babasının kurduğu düzen ile çalışmaya devam etmiş. Tam bir yıl sonra altını biten küçük kardeş beş parasız kalınca baba evine, abisinin yanına geri dönmüş. Dönmüş dönmesine ama gördüklerine gözleri bile inanamamış. Çünkü abisi babasından kalan yarım çuval altını çoğaltmışta çoğaltmış. Saray gibi bir ev yapmış, hasta olan babasını iyileştirmiş, onlara rahat bir hayat sunmuş.
Oysa küçük kardeş beş parasız ailesinin karşısına çıkmış. Yaptığı hatayı anlayan kardeş anne ve babasından özür dilemiş. Çok pişman olmuş, çok utanmış. Babası oğlunun pişmanlığını görünce “Bak oğlum hazıra dağ dayanmaz. Ama hayatta herkes ikinci bir şansı hak eder. Mühim olan yapmış olduğun hatadan ders almış olman ve hatanı telafi etmen. Madem yaptığın hatayı anladın onaman sıfırdan başla çalış kazan senin de olsun” demiş. O günden sonra iki kardeş birlik olmuşlar. Çalışıp kazanmışlar hem kendileri hem aileleri hem de anne babalarını refah içinde mutlu mesut yaşatmışlar.
Burada da hikâye bitmiş.
Daha fazla hikâye okumak isterseniz Çocuk Hikayeleri kategorimizi inceleyebilirsiniz.