Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler berber iken ben annemin bahçesinde en sevdiğim arkadaşım ile birdirbir oynar iken, nemi olmuş? Masal bu ya, bu masalda da Yanardağ ile Karlıdağ birbirlerine küsmüş, ya da küsmemişler ama onlar küstüklerini sanmışlar. Hem de ne sanma yıllarca birbirleri ile hiç konuşmamışlar. Konuşmak bir tarafa birbirlerine sırtlarını dönmüşler.
Masal şöyle…
Yanardağ ve Karlıdağ birbirlerine karşı karşıya duran iki dağmış. Yıllarca birbirleri ile bakışmışlar, birbirlerine gülümsemişler ama birbirlerine seslerini hiç duyuramamışlar. Fakat bu aralarındaki dostluğa engel değilmiş. Çünkü Karlıdağ üşüdükçe Yanardağ’a bakar içi ısınırmış. Yanardağ’da sıcaktan bunaldıkça Karlıdağ’ın tepesindeki karları seyreder ve serinlermiş. Yıllar böyle geçip giderken Birgün bir kuş sürüsü Karlıdağ’ın eteklerinde dinlenmek zorunda kalmışlar. Karlıdağ kuş sürüsüne çok güzel ev sahipliği yapmış. Karınlarının doymasını sağlamış. Bunun üzerine kuşlarda: “Çok teşekkür ederiz bize karşı çok misafirperver davrandın, bizde senin için bir şeyler yapmak istiyoruz, senin için ne yapabiliriz?” demişler. Bunu duyan Karlıdağ hiç düşünmeden bir avuç karı kuşlara uzatmış: “Aslında bende sizden bir şey isteyecektim, rica etsem karşıdaki Yanardağ’a onu çok sevdiğimi ve bu bir avuç kar ile içini serinletmesini söyler misiniz?” demiş. Kuşlar Karlıdağ’ın bu dediğini ikiletmeden mesajını ve bir avuç karı hemen karşı dağa iletmişler. Yanardağ kuşların ona söyledikleri karşısında çok mutlu olmuş, bir avuç karda kavrulan içini buz gibi serinletmiş. Mutluluktan ne yapacağını bilemez bir halde oda Karlıdağ ‘a bir avuç kül göndermiş. Mesaj olarak ta: “Çok üşürsen küllerim seni ısıtır” demiş.
Yıllar böyle gelip gitmiş ta ki bir gün bir fırtına çıkana kadar. Fırtına o kadar güçlüymüş ki Karlıdağ’ın karlarını Yanardağ’a, Yanardağ’ın lavlarınızda Karlıdağ’a savurup durmuş. Ne zaman ki fırtına bitip rüzgâr durduğunda anlaşılmış ki ortada dağ falan kalmamış artık ikimside birer küçük tepecikmiş. Üstelik ne Karlıdağ’ın tepesinde tek bir kar tanesi, nede Yanardağ’ın tepesinde tek bir lav tanesi kalmış. Anlayacağınız iki küçük Kel tepe birbirine bakakalmış. İkimside bu duruma çok üzülmüşler. İşin kötüsü ikisi de bu durumdan kendini sorumlu tutuyormuş. Dağlar birbirinin yüzüne bakamıyormuş. İşte bu yüzden birbirlerine sırtlarını dönmüşler. İşte bu yüzden bir daha birbirlerini hiç görmemişler. Ama birbirlerini sevmekten hiç vazgeçmemişler. Hani derler ya ‘”dağ dağa küsmüş dağın haberi yok” işte bu masalda da “dağ dağa küsmemiş ama dağın bundan haberi yok.” Burada da masal bitmemiş çünkü bu masalın sonunu siz anlatacaksınız.
Uzun Masal okumayı seviyorsanız Uzun Masallar kategorimi ziyaret edebilirsiniz.