Yalnız Yaşayan Karakulak Masalı

Bir zamanlar, çok uzak bir ormanda, karakulak adında bir hayvan yaşarmış. Karakulak, kızıl tilki ile tavşan arasında bir hayvanmış. Kürkü kızıl, kulakları uzun ve tüylü, kuyruğu da pofudukmuş. Karakulak, ormanın en hızlı ve en zeki hayvanlarından biriymiş. Ama aynı zamanda da çok utangaç ve çekingenmiş. Bu yüzden ormandaki diğer hayvanlarla pek arkadaşlık kuramazmış.

Bir gün, karakulak, ormanın derinliklerinde yeni bir yer keşfetmiş. Burası, büyük ağaçların arasında saklanmış, küçük ve sevimli bir gölmüş. Karakulak, gölün kenarına gelip suya bakmış. Suyun yüzeyinde, kendisini yansıtan bir ayna gibi parlayan güneşi görmüş. Karakulak, güneşin ışığını çok sevmiş. Kendi kendine, “Bu göl, benim için çok güzel bir yer. Burada sakin ve huzurlu bir şekilde yaşayabilirim.” demiş. Karakulak, gölün etrafında bir yuva yapmaya karar vermiş. Ağaçların dallarından, yapraklardan ve çiçeklerden bir yuva örmüş. Yuvasını tamamladıktan sonra, gölün kenarına oturup, suyun sesini dinlemeye başlamış. Karakulak, burada çok mutlu hissetmiş. Kendi kendine, “Bu göl, benim için çok özel bir yer. Burada kimse beni rahatsız etmez. Burada kimseyle arkadaşlık kurmama gerek yok.” demiş. Karakulak, bir süre böyle yaşamış. Gölün kenarında yuvasında oturur, suyun sesini dinler, güneşin ışığını izler, arada bir de ormana çıkıp yiyecek ararmış. 

Gel zaman git zaman Karakulak sıkılmaya başlamış, kimseyle konuşmasa yalnızlıktan çok sıkılmış. Bir hareket, bir ses duymaya ihtiyacı olduğunu hissetmiş. Bugüne kadar yaşadığı eve geri dönmeye karar vermiş. Hemen eşyalarını toplamış ve evine geri dönmüş. O günden sonra hayvanlarla konuşmaya karar vermiş. Cesaretini toplayıp önce “Günaydın, iyi akşamlar, merhaba” gibi kısa cümleler söylemiş. Zamanla sohbetler daha çok uzamış ve utangaçlığı uçup gitmiş. O günden sonra orman da bütün hayvanlar gibi neşe içinde yaşamaya başlamış, masal da burada bitmiş.

Kısa masal okumayı seviyorsanız Kısa Çocuk Masalları kategorimizi inceleyebilirsiniz.

Yorum yapın