Hemen herkesin çocukken masal dinlemeyi çok sevdiğine eminim. O yaşlarda fark edemesek de, masalların faydaları o kadar çok ki!
Konuyla ilgili, “Çocuk Gelişiminde Masalların Faydaları Nelerdir” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
Masallardan neler öğrenmedik ki! Mesela, Bremen Mızıkacıları’ndan yardımlaşmanın önemini, Pinokyo’dan yalan söylemenin ne kadar yanlış olduğunu, Hansel ve Gretel’den kardeşlik duygusunun güzelliğini öğrendik.
Yaşımız biraz daha büyüdükten ve okuma-yazmayı öğrendikten sonra, hikaye kitapları okumaya başladık. Tıpkı masallardan olduğu gibi, hikayelerden de çok şeyler öğrendik. Çocuk Kalbi’nin kahramanı Enrico bize, iyi kalpli olmanın güzelliğini öğretti. Tom Sawyer’dan dostluğu, Polyanna’dan iyimser ve ümitli olmayı öğrendik.
Peki! Masal ile hikaye arasındaki farklar nelerdir? Evet! Her ikisi de farklı iki edebi tür ama masal ile hikayeyi birbirinden ayıran özellikleri merak etmiyor muyuz? Şimdi, çocuklarımıza okuduğumuz kitabın masal mı yoksa hikaye mi olduğunu nasıl anlayabileceğimize bir bakalım.
Masal İle Hikaye Arasındaki Farklar
Masal ile hikaye arasındaki farklar nelermiş, anlamayı kolaylaştırmak adına birkaç başlık altında ele alalım. Hikayelerin özellikleri ile masalların özellikleri nelerdir ve hangi noktalarda ayrışır inceleyelim.
Hitap Ettikleri Yaş Grubu
“Masalların özellikleri nelerdir” sorusuna öncelikli olarak, “hitap ettiği kitlenin okul öncesi çocuklar olmasıdır” cevabını verebiliriz. Çünkü masallar daha çok 2-6 yaş grubu çocuklar içindir. Kısa hikayelerse okuma-yazmayı öğrenmiş çocuklar için yazılır. Elbette yetişkinler için yazılan fakat daha uzun ve konu olarak yetişkinlere hitap eden hikaye kitapları da var. Lakin bizim bu yazıda anlatmak istediğimiz şey, masal ile çocuk hikayeleri arasındaki farklardır.
Peki! Elimizdeki kitabın hitap ettiği kitleyi nasıl anlayabiliriz?
Şöyle ki;
Masal kitapları, daha büyük puntolarla ve çok daha sade bir dille yazılır. Olay örgüsü okul öncesi çocukların anlayabileceği düzeydedir ve karmaşık değildir. Hikaye kitaplarında kullanılan punto daha küçük olduğu gibi, kimi zaman olay kurgusu karmaşık olabilir.
Didaktiklik (Öğreticilik)
Masallardaki didaktik ögeler çok daha belirgindir. Mesela, yabancılarla konuşulmaması gerektiği, hitap edilen yaş grubu da göz önüne alınarak çok daha düz bir biçimde anlatılır. Öte yandan masallardaki kahramanlar her zaman insanlar değildir. Sıklıkla hayvanların da masallarda kahraman olarak karşımıza çıktığını görürüz.
Hikayelerdeyse didaktik ögeler genellikle üstü kapalı olarak verilir. Çocukların, okudukları kitaplarda verilen mesajları biraz daha fazla kafa yorarak anlaması gerekir. Kahramanlarımızınsa ağırlıklı olarak insanlardan seçilmesi, hikayelerin özellikleri arasındadır.
Zaman ve Mekan Kavramı
Masallarda zaman kavramı yoktur. Masalın hangi zaman diliminde geçtiğini bilmeyiz. Periler, ejderhalar, kaleler, devler, cadılar, prensler ve prensesler masallarda sıklıkla yer alır. Bunlar hepimizin zihninde zamana dair bir çağrışım yapmaz. Sadece, okuduğumuz masalın çoook eski zamanlarda geçtiğini biliriz. Ayrıca masallarda mekan kavramı da yoktur. Saraylar, kaleler, ormanlar, dereler vardır ama masalın konusunun hangi coğrafyada geçtiğini bilmeyiz.
Hikayelerdeyse zaman ve mekan kavramı bu kadar belirsiz değildir. Birçok hikayede zaman ve mekanın açıkça ifade edildiğini görürüz. Bir yazar, bir hikayenin geçtiği ortamı belirgin bir biçimde tasvir etmese bile, birçok ipucu hikayenin geçtiği coğrafya ve zaman dilimi hakkında bize fikir verir. Örneğin Heidi’nin konusunun Alp Dağları’nda, Pembe İncili Kaftan’ın Anadolu topraklarında ve 1.400’lü yılların sonu ila 1.500’lü yılların başı arasında geçtiğini biliriz.
İşlenen Konular
Masallarda genellikle olaylar ön plandadır. Ejderhalar saldırır, periler yakalanır, prens prensesi kurtarır. Derinlemesine bir karakter analizi yoktur. Masal kahramanlarının ruh dünyasına inilmez ve psikolojik tahliller yapılmaz.
Hikayelerdeyse sıklıkla karakter analizleri yapılır, kahramanların ruh dünyasına dair bilgiler verilir. Kimi zaman kahramanların iç dünyalarına belirgin bir biçimde odaklanılması, hikayelerin özellikleri arasında yer alır. Örneğin Küçük Prens’te bu durumu bariz bir biçimde görürüz.
Gerçekçilik
Masal ile hikaye arasındaki farklar, kendini en çok da gerçeklik konusunda gösterir. Masallarda günlük hayatta karşılaşılması mümkün olmayan olağanüstü olaylar yaşanır. Bir kukla canlanır ve her yalan söylediğinde burnu uzar. Bir cadı uçan süpürgesine biner ve elindeki asayla şimşek çaktırır. At arabası kabağa dönüşür. Fasulye üstüne tırmanılacak kadar büyür ve gökyüzüne uzanır. “Masalların özellikleri nelerdir” sorusuna verilebilecek en belirgin yanıtlardan biri de, olayların bir mantığa büründürülmesine gerek olmadığıdır.
Hikayelerde bu tür olağanüstü olaylara rastlamayız. Yolculuklar ejderha sırtında değil, atla, eşekle, trenle veya vapurla yapılır. Uçan, kaçan kimse yoktur. (Daha büyük yaş gruplarına hitap eden Harry Potter tarzı fantastik hikayeler istisna)
Yani olayların akışının günlük hayata çok daha uygun olması, hikayelerin özellikleri içindedir.
Anonim veya Bilinir Olması
William Shakespeare’in, “Bir Yaz Gecesi Rüyası” isimli hikayesi olay kurgusu açısından bir peri masalını andırsa da, masal ile hikaye arasındaki farklar konusunda net bir biçimde ifade edebileceğimiz bir durum var ki, birçok masalın yazarı belli değildir. Halk arasındaki sözlü anlatımın yazıya döküldüğünü masallarda sıklıkla görürüz. Okuma-yazması olmayan anneannemin küçükken bana anlattığı masalların birçoğunun halk arasında uydurulan masallar olduğunu ve kulaktan kulağa yayıldığını biliyorum.
Hikaye ve öykü kitaplarınınsa belirli bir yazarı vardır. Hikayeleri kimin yazdığını herkes bilir.
Son olarak;
Masal ile hikaye arasındaki farklar, bütün bu anlattıklarımın çerçevesinde değerlendirildiğinde kolaylıkla fark edilebilir. Hikayelerin ve masalların özellikleri nelerdir, aralarında ne gibi farklıklar vardır, umarım net bir biçimde anlatabilmişimdir.